Yeni doğan bebeğin anne sütü ile beslenmesi, emzirme olarak ifade edilir. Anne sütünün aracısız, direkt olarak bebeğe aktarılması hem bebeğin beslenmesini hem de anne ile bebek arasındaki bağların güçlenmesini sağlar. Yeni doğan bebek için anne sütünden daha değerli bir besinden söz etmek mümkün değildir. Bundan dolayı annenin yeterli miktarda sütü olduğu takdirde, ilk 6 ay farklı bir gıda verilmesi uzmanlar tarafından önerilmemektedir.
Emzirme, dışarıdan bakıldığında son derece basit bir işlem gibi görünür. Annenin doğal görevlerinden birisi olduğu bilinen emzirme, genel manada kolay bir işlem olsa dahi bununla ilgili farklı sorunların yaşandığı da bilinen bir gerçektir. Bu sorunların hızlı bir şekilde aşılması, bebeğin sağlığı için son derece önemli bir detaydır. Aşağıda emzirme ile ilgili sorunların çözümleri ve emzirme şekilleri ile ilgili merak ettiğiniz bilgileri bulabilirsiniz.
Bebeğin beslenmesi için gerekli olan anne sütü, doğumdan hemen sonra gelmeye başlar ve anneler bu sütle bebeklerini doyururlar. Fakat bazı annelerin sütleri beklendiği gibi gelmez ve bu durumda olanlar bebeklerini mama ile beslemek zorunda kalır. Sütün gelmemesinin farklı nedenleri vardır. Bunların ilki, annenin bebeğini yanlış pozisyonda emzirmesidir. Bir diğeri ise bebeğin yeterince güçlü olmaması ve buna bağlı olarak sütü emememesidir.
Sezaryen ile doğum yapanların önemli bir kısmı, sütün gelmesi noktasında herhangi bir sorun yaşamamaktadır. Bu şekilde doğum yapan anneler, bebeklerini doğumdan hemen sonra emzirmeye başlar. Fakat bazı annelerin sütleri ise birkaç gün veya bir hafta gelmez. Bu durumda bebeğin süt gelene kadar mama ile beslenmesi gerekir. Ayrıca sütün gelip gelmediği de her gün kontrol edilmelidir.
Anne adaylarının önemli bir kısmının bebeklerine verip vermeme konusunda tereddüt ettikleri ilk süt, kolostrum adıyla bilinir. Kolostrum, başlıkta belirtildiği gibi normal bir süt görünümde değildir. Sarı renkli ve koyu kıvamlı bu sıvı, bebeğin ilk aşısı olacak özelliklerdedir. Bundan dolayı da annelerin mutlaka bunu bebeklerine vermesi gerekir. Kolostrum bazen ilk emzirmede gelirken, bazen de 72 saat içinde gelir.
Koyu kıvamlı olan bu sıvı yerine mama veya şekerli su veren anneler olduğu bilinir. Bu tür gıdaların bebeğe faydasının sınırlı olması ve bebeğin bağışıklığını güçlendiren kolostrumun boşa gitmesi gibi olumsuzluklar düşünüldüğünde, anne adaylarının kafalarında sorulara cevap için doktorları ile görüşmesi gerekir. Görüşme, doğumdan önce yapılmalıdır.
Emzirme, ilk aylarda bebeğin tek beslenme kaynağıdır. Bundan dolayı zamanlamanın doğru olarak belirlenmesi gerekir. Bebek, beslenmek istediğinde bunu ağlayarak, dudaklarını yalayarak ve benzer hareketler yaparak belli eder. Eğer bu hareketler ile beslenmek istediğinizi belli etmiyorsa, ilk zamanlarda 2 saatte bir emzirilmesi gerekir. Çünkü anne sütü kolay bir şekilde sindirilir ve bundan dolayı bebekler, yetişkinlere göre daha çabuk acıkır.
Özellikle doğumdan hemen sonra bebeklerin çok sık emzirilmesi gerekir. Böylece bebeklerin sarılık olmasının önüne geçilmiş olur. Sarılık olan bebekler için de doktorların bu yönde tavsiyeler verdiği bilinmektedir.
Bebeklerin Emmeme Nedenleri
Bazı annelerin şikayetlerinden birisi de bebeklerinin sütlerini emmemesi veya memeyi tutmamasıdır. Bunun farklı nedenleri olabilir. Özellikle ilk dönemlerde çok sık beslenmeye ihtiyaç duyan bebekler, zamanla daha az beslenmek isterler. Örneğin ilk dönemlerde 2 saatte bir emzirilen bebeklerin, birkaç ay sonra 3 saatte bir emzirilmesi gerekir. Eğer zamanlamalar tam olarak ayarlanamazsa bu tür sorunlar ortaya çıkabilir. Bundan dolayı bebekler emmek istemiyorsa beklemek en iyi çözüm olacaktır. Buna karşın daha uzun süre geçmesine rağmen hala emmiyorsa, doktora başvurulması gerekir.
Anne sütü, bebeğin bütün ihtiyaçlarını karşılayacak özelliğe sahiptir. Yapısının %85’ten biraz daha fazlasının sudan oluştuğu düşünüldüğünde, ilk zamanlarda bebeğe dışarıdan su vermeye gerek yoktur. Uzmanlara göre ilk 6 ay bebeklere su verilmemelidir. Anne sütü tek başına yeterli olacaktır.
Standart bir emzirme pozisyonundan bahsetmek mümkün değildir. Her annenin kendini rahat ettiği pozisyon farklı olabilir. Buradaki temel husus, hem annenin hem de bebeğin rahat olmasıdır. Bunun için genellikle annenin dik bir pozisyonda oturması, sırtını ve bebeğini de yastıklarla desteklemesi gerekir. Fakat bazı anneler, kendilerini daha farklı pozisyonlarda rahat hissedebilirler. Bu noktada bebeğin emmede zorlanmadığından emin olunmalıdır.
İlerleyen dönemlerde bebekler, kendilerini rahat hissettiği pozisyona anneleri bir şekilde getirecektir. Annenin kesinlikle stres yapmaması ve kendisini rahat hissetmesi gerekir. Aksi durumda bebeğin emmede zorlanacağı bilinmelidir.
Özellikle ilk defa anne olanlar, nasıl emzireceklerini bildiklerini düşünürler. Fakat sahip oldukları bilginin yanlış olduğunun farkına daha sonra varırlar. Bebeklerin yanlış emzirilmesi, hızlı kilo kaybı ve bezinde kan lekeleri oluşmasına neden olabilir.
Emzirmenin doğru olarak yapılamaması durumunda bebekler tam olarak beslenemeyecek ve kilo kaybedecektir. Aynı zamanda su ihtiyaçları da buradan karşılanamadığı için idrarlarını yapamayacak ve idrarlarında kan lekeleri oluşacaktır. Bebeğin emmemesi durumunda, annenin göğüslerindeki süt boşalmayacak ve göğüsler ciddi şekilde sertleşecektir. Bunun sonucunda ise süt kanallarının tıkanması dahi söz konusu olabilir. Tüm bunlardan dolayı doğru emzirme çok önemlidir.
Bebekleri emzirmek için memenin kahverengi bölümünü, tamamen bebeğin ağzına verilmesi gerekir. Anne, iki parmağı ile bu bölümü bebeğin ağzına sokmalıdır. Eğer sadece memenin baş kısmı verilirse, bebeğin memeyi emmesi mümkün olmaz.
Bebekler emzirilirken göğüslerin birisi tamamen boşalmadan diğerine geçilmemelidir. Çünkü anne sütü memede iki farklı şekilde bulunur. İlk bölüm durudur ve tamamen sudan oluşur. Besleyici özelliği sınırlıdır. İkinci bölüm ise yağlıdır ve besleyici özelliği fazladır. Dolayısıyla annenin memenin biri boşalmadan diğerine geçmesi, bebeğin sadece sulu olan kısımla beslenmesi anlamına gelecektir. Bu ise zaman içinde bebeğin kilo kaybetmesi ile sonuçlanabilir.
Emzirme ile İlgili Dikkat Edilmesi Gerekenler
Emzirme sırasında dikkat edilmesi hususlar, bebeklerin kaliteli bir şekilde beslenmeleri için son derece önemlidir. Bu hususlardan öne çıkanları şu şekilde sıralamak mümkündür:
• Emzirme sırasında bebeklerin burnunun tam olarak açık olduğundan ve bebeğin nefes alabildiğinden emin olunması gerekir. Nefes alamayan bebek, belirli aralıklarla memeyi bırakmak zorunda kalacak ve kaliteli bir şekilde beslenemeyecektir.
• Emzirmeden sonra meme uçları önce temiz bir suyla yıkanmalıdır. Hava ile temas ederek kuruyan memelerin uçlarına, anne sütü sürülmelidir. Böylece olası yaralar ve çatlaklar engellenmiş olur.
• Yeterli beslenen bebeğin altı, günde ortalama olarak 5-6 defa değişir. Eğer bebeğin daha az veya çok daha fazla altını kirletmesi söz konusu ise doktora gidilmesi gerekir.
• Anne sütünün artması, annenin mutlu olmasıyla direkt olarak ilgilidir. Söz konusu nedenden dolayı annenin, çevresi tarafından desteklenmesi gerekir.
• Bebeğin yanlış emzirilmesi, memede yaralara neden olacaktır. Bundan dolayı yukarıdakileri dikkate alarak emzirmek, bu tür olumsuzlukları engelleyecektir.
• Emzirme süresince annenin kaliteli bir sutyen kullanması son derece önemli bir ayrıntıdır.
Doğum ile birlikte bebeğini kucağına alan anneler, bu aşamadan sonra lohusalık dönemine girer. Bu dönemde meydana gelen değişimler, komplikasyonlar ve benzer durumlar bazı anneleri korkutur. Fakat bu dönemin doğal olduğunun ve annelerin zorlanmadan bu dönemi atlatacağını bilmesi gerekir.
Lohusalık için farklı tanımlamalar yapılması mümkündür. Fakat bunlardan en anlaşılanı; hamilelik sürecinde anne vücudunda yaşanan değişimlerin, doğumdan sonra tekrar eski haline dönme sürecidir. Genellikle 6 hafta süren bu döneme tıbbi olarak puerperiyum ya da postpartum adı verilir.
Doğumla birlikte başlayan lohusalıkta meydana gelen birçok değişim vardır. Bu değişimlerden bazıları kadınları sadece fizyolojik olarak değil, aynı zamanda psikolojik olarak da etkiler. Dolayısıyla bu değişimler hakkında bilgi sahibi olunması, kadınların yaşadığı değişimleri normal olarak görmesine ve psikolojik olarak da rahatlamasına neden olacaktır. Yaşanan değişimlerden önemli olanları aşağıda yer almaktadır.
Doğumdan hemen sonra rahim ağzı, eski haline dönmeye başlar. Bu süreç yaklaşık 1 hafta sürer ve bu sürenin sonunda rahimin dönüşümü tamamlanır. Fakat tamamen eski haline dönmesi söz konusu olmayacaktır. Bu durum normaldir. Rahim ağzı, 1 hafta sonunda tamamen kapanmış olur.
Bebeğin geliştiği ve anne karnında taşındığı bölüm olan rahim, doğumdan önce yaklaşık 1 kg ağırlığındadır. Bu ağırlığa bebek dahil değildir. Doğumdan hemen sonra ise rahimin içinde bulunan sıvılar, plasenta ve diğer dokuların atılması söz konusudur. Bu sayede rahimin ağırlığı 6 hafta sonunda yaklaşık olarak 50-100 gr olur.
Doğumda rahim, göbek hizasında hissedilir. Fakat doğumdan hemen sonraki dönemlerde rahim ağırlığını ciddi şekilde kaybeder. Bu durum, kadınların önemli bir kısmında belirgin bir şekilde kendisini gösterir ve kadınların genel görünümleri değişmeye başlar.
Hamilelik süreci ile birlikte ağırlığın haricinde rahim boyutu da ciddi olarak artar. Doğumdan hemen sonra boyut olarak da küçülme söz konusudur. İlk 15 gün sonunda boyut küçülse dahi, doğum öncesindeki seviyeye gelmesi söz konusu olmaz. Fakat bu süre sonunda rahim duvarında meydana gelen kanamalar artık kontrol altına alınır ve düz kas hücrelerinin kasılmaya başladığı görülür. Bu durum, normalleşme adına çok önemlidir.
Doğumdan hemen sonra başlayan kanamalar, rahimin kendisini yenileme süreci olarak ifade edilebilir. Bu süreçte kanamalar başlarda vajinal akıntılarla birlikte görülebilir. İlerleyen süreçlerde akıntı miktarında ciddi azalmalar olacaktır. Kanamaların tamamen durması ise yukarıda da belirtildiği gibi 6 haftayı bulur.
Lohusalık döneminde vajinanın toparlanması ve eski haline gelmesi de gözlemlenir. Vajinanın doğumdan önceki durumuna gelmesi, bazı kadınlarda mümkün olmayabilir. Vajina, genel olarak küçülür, fakat bunun süre annelerin emzirmesine bağlı olarak farklı sürelerde gerçekleşebilir. Emzirmeyen annelerdeki değişim süreci 3 haftayı bulurken, emziren annelerde süreç östrojen hormonunun etkisi ile 6-10 haftayı bulabilir.
Yumurtalıkların eski halini alma süresi de annenin emzirip emzirmemesine bağlı olarak farklılık gösterir. Buradan temel husus, emzirmeyle birlikte salgılanan hormonlardır. Emzirmeyen kadınların yumurtalıkları genel olarak 4 hafta sonunda eski halini alırken, emziren annelerde bu süre çok daha uzundur ve kişiden kişiye göre farklılık gösterir. Fakat genel olarak emziren kadınların yumurtalıklarının 36 hafta sonunda eski haline geldiği söylenebilir.
Hamilelik ile birlikte değişim yaşayan göğüslerdeki değişim, lohusalık döneminde de aynı şekilde devam eder. Doğumdan sonra östrojen ve progesteron hormonlarının seviyelerinde ciddi bir azalma meydana gelir. Buna karşın prolaktin hormonu ise yüksek seviyesini korur ve bu durum süt üretimi ile sonuçlanır. Süt üretimi sayesinde ise göğüslerde değişim yaşanır. Fakat anneler bebeklerini emzirmez ise prolaktin seviyesi 2-3 hafta içinde azalacak ve süt üretimi duracaktır. Bu ise göğüslerin hamilelik öncesine dönmesi anlamına gelir.
Yukarıda, lohusalık döneminin genel bir çerçevesi çizilmiştir. Bu bilgiler, kişilerin durumuna göre farklılık gösterebilir. Lohusalık döneminin sağlıklı bir şekilde geçirilmesi için kadınların da dikkat etmesi gereken bazı önemli hususlar vardır. Bunlar, aşağıda detaylı olarak yer almaktadır.
Doğumdan hemen sonra vajinal kanamalar başlayacaktır. İlk günlerdeki kanamanın rengi, lohusalık dönemine özgüdür ve bu renk, parlak kırmızıdır. Adet kanamasına yakın olan ve loşi adı verilen bu kanamanın miktarı zaman içinde azalır. Ayrıca kanamanın rengi de giderek açılır ve sonunda akıntıya dönüşür.
Akıntı ve kanamalar için ped kullanılması ve bunların da düzenli olarak değiştirilmesi gerekir. Kanamanın aşırı olması, bununla birlikte karın ağrısı ve ateşin gözlemlenmesi durumunda doktora başvurulması gerekir. Ayrıca kötü kokulu akıntı ve kanamanın enfeksiyona işaret edebileceği de unutulmamalıdır.
Sezaryen ile doğum gerçekleştiğinde karın bölgesinin hemen altında dikişler olacaktır. Normal doğumdaki bazı vakalarda ise epiyotomi yapılması gerekebilir. Bu da genital bölgeye doğum sonrasında dikiş atılması anlamına gelir. Dikişlere dikkat edilmesi, iyileşme süreci açısından çok önemlidir. Sezaryen dikişlerinin bakımı nispeten daha kolaydır, fakat genital bölgedeki dikişler için anestezik özelliği olan kremler kullanılmalıdır. Ayrıca dikişlerin hızlı bir şekilde iyileşmesi ve dokuların eski haline gelmesi için sıcak su oturmaları yapılmalıdır. Bunun haricinde ped seçimi yaparken buradaki dikişler de dikkate alınmalıdır.
Normal doğum esnasında, tuvalet kontrolünü sağlayan kasların baskı altında olması, bir süre bu kasların tam olarak kullanılmasını zorlaştıracaktır. Bu durum, son derece normaldir ve çözümü sadece zamandır. Bu dönemde sindirimi daha basit gıdalar tercih edilebilir, egzersizler yapılabilir.
Lohusalık döneminin ilk haftalarında görülen bu durum, uzun süre devam ederse bir uzman hekime görünmek gerekir.
Doğumdan önce olduğu gibi lohusalık döneminde de rutin kontroller yapılır. Bunlara gidilmesi çok önemlidir. Çünkü lohusalık da kadın vücudunda ciddi değişimlerin yaşandığı bir dönemdir ve farklı komplikasyon riskleri vardır. Bu riskler, rutin kontrollerde kendisini daha net bir şekilde gösterir ve tedavi süreci daha erken başlar.
Lohusalık döneminin ilk zamanlarında dinlenme çok önemlidir. Bu dönemde hem vücutta bazı değişimler meydana gelir, hem de süt üretimi üst seviyeye çıkar. Ayrıca annenin sürekli bebekle ilgilenmesi, anne bedeninin yorulmasına neden olacaktır. Bundan dolayı annenin düzenli olarak dinlenmesi, bu dönemi daha sorunsuz atlatması için son derece önemlidir. Anne için en uygun dinlenme, bebeğin uyuduğu zamanlardır. Bu zaman dilimlerinin bir kısmının mutlaka dinlenerek geçirilmesi gerekir.
Lohusalık döneminde cinsel organların tam olarak düzelmemesi, bu dönemde cinsel ilişkiye girmenin uygun olmamasına neden olur. Bundan dolayı cinsel ilişki için lohusalık döneminin bitmesini beklemek çok daha doğru olacaktır. Ayrıca cinsel ilişkiye başlamadan önce jinekolojik muayenenin yapılması gerekir. Bu muayene sonucunda doktor, her şeyin normal olduğunu söylerse ilişkiye girilebilir. Fakat ilk aylarda korunmak daha doğru olacaktır. Rahimin kendisini toparlamasını beklemek, sonraki gebeliğin sağlıklı olması için son derece önemlidir.
Lohusalık, genel itibariyle böyle bir dönemdir. Bu dönemde yaşanacak normal olmayan durumlar için doktora gidilmesi gerekir. Böylece olası sorunlar daha da büyümeden engellenebilecektir.